NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَبُو
كَامِلٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو
دَاوُدَ
حَدَّثَنَا
شَيْبَانُ
عَنْ عَاصِمٍ
عَنْ زِرٍّ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ
قَالَ كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَصُومُ
يَعْنِي مِنْ
غُرَّةِ
كُلِّ شَهْرٍ
ثَلَاثَةَ
أَيَّامٍ
Abdullah (b. Mes'ud)
(r.a.)'den; demiştir ki;
Rasûlullah (s.a.v.) üç
gün -yani her ayın aydınlık günlerinde- oruç tutardı.
İzah:
Nesâî, sıyâm; Tirmİzî,
savm, Ahmed b. Hanbel, I, 406.
"Yani her ayın
aydınlık günleri" ifadesi râvilerden birisine aittir. Sanki o hocasının
kendisine söylediği sözü tam hatırlayamamış ve hatırındaki manayı bu şekilde
ifade etmiştir.
Hadis-i şerifte geçen
ve "aydınlık günleri" diye terceme ettiğimiz kelimesi aslında atın
alnındaki beyazlık manasındadır. Aydınlık beyazlığa benzediği için bu kelime
ile ifâde edilmiştir.
Bu hadiste geçen
"aydınlık (ğurre) günleri"nden maksadın ne olduğunda iki ayrı görüş
vardır:
Bunlardan Süyûtî'nin
tercih ettiği birinci görüşe göre, bu günler bîyd günleri, yani her ayın 13,
14, ve 15. günleridir. İbnu'1-Esir de, Nihâye'de aynı manayla izah etmiştir. Bu
mana önceki hadise de uygun düşmektedir. Nesâî'nin Milhan (r.a.)'dân rivayet
ettiği bir hadiste de bu kelime ayın on üç, ondört ve on beşi ile izah
edilmektedir.
Aliyyü'l-Kâri'nin tercih
ettiği diğer görüşe göre ğurre günlerinden maksat, ayın ilk günleridir. Çünkü
bir şeyin ğurresi onun önüdür.
Bu hadis, her ay üç gün
oruç tutmanın fazîletine delâlet etmektedir. Aynı şekilde ayda üç gün oruç
tutmanın faziletini bildiren başka hadisler de vardır. Fakat bunların birinde,
bu günlerin bir hafta Pazartesi ve Perşembe, sonraki haftada da Pazartesi
günleri, birisinde bir ayda, Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri, diğer ayda
da Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri olduğu bildirilmektedir. Üzerinde
durduğumuz babın hadisleri de bu üç günü aydınlık günler olarak izah
etmektedir. Müslim'in ve Ebû Davud'un Hz. Aişe'den ve Buhârî ve Müslim'in Ebu
Hureyre'den rivayet ettikleri hadislerde ise, Hz. Peygâmber'in her ay üç gün
oruç tuttuğu fakat bunun zamanını tâyine aldırış etmediği bildirilmektedir. Bu
durumda hadisler arasında bir tezat söz konusu olmaktadır.
Şevkanî bu konuda şöyle
der:
"Âlimler her ay
tutulması müstehab olan üç günün tayini konusunda ihtilâf etmişlerdir. Ömer b.
el-Hattab, İbn Mesud, Ebu Zer gibi sahâbîler, bazı meşhur tabiiler ve Şâfiîler
bu günleri bîyd günleri olarak tefsir etmişlerdir. Hz. Aişe'den rivayet edilen
ve Peygamber (s.a.v.)'in ayın hangi kısmında oruç tuttuğuna aldırmadığım
bildiren hadise nazaran bu görüş müşkil gelmektedir. Bu müşkil şu şekilde
halledilebilir: Hz. Peygamberin karşısına bir çok işler çıkıyor ve bu günlere
riâyete imkân vermiyordu. Yahut da Hz. Peygamber' her an oruç tutmanın caiz
olduğuna işaret için ayın herhangi bir gününde oruç tutuyordu. Bunların tümü
onun için efdaldir Hz. Peygamberdin emrettiği şey, ümmetine haber verdiği ve
onlara tayin ve tavsiye ettiğidir. O bakımdan üç gün sözü muayyen günlerle
kayıtlanır.
İbrahim en-Nehaî ve
başkaları, bu üç günün ayın sonunda olduğunu söylerler. Hasen el-Basrî ve bir
grub âlim ayın başında olduğu kanaatinde-dirler. Hz. Aişe ve bazı kişiler bir
ay Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri sonraki ayda da Sah, Çarşamba ve
Perşembe günleri olduğu görüşünü tercih etmişlerdir."
Hanefilere göre her
ayda üç gün oruç tutmak menduptur. Bu günlerin de ayın 13, 14, ve 15'ine
rastlaması ayrıca menduptur. Buna göre ayın herhangi üç gününde oruç tutana bir
mendub sevabı verilir. Bu üç günü bîyd günlerine denk getirene de ayrıca bir
mendûb sevabı daha verilir.
Şevkânî daha sonra
şöyle denildiğini söyler. "Alimlerin çoğuna göre her ayda üç gün oruç
tutmanın mendûb oluşu ile bîyd günlerinde oruç tutmanın mendub oluşu ayrı ayrı
şeylerdir."
Bezlu'l-Mechud sahibi
bu görüşün sahih olduğunu çünkü burada mutlakı, mukayyede hamletmenin mümkün
olmadığını söyler.
Nebi (s.a.v.)'in ayın
belirli günlerinde oruç tutmayı tavsiyesi, ümmetine ait, kendisinin bu günlere
itina etmemesi ise hepsinin caiz olduğuna işaret için şahsına ait bir iş
olması da mümkündür.